Gelişen teknolojiyle birlikte internet erişimi hızla artmaya başladı. İnternet kullanımında alışkanlık ve bilgi tüketiminin de artmasıyla artık internete her yerden kolayca ulaşabilir ve istediğimizi rahat bir şekilde yapabilmekteyiz. Durum böyle olunca sosyal paylaşım ağlarını da kullanmak bizlere basit hale gelmektedir. İnterneti hayatımıza kolayca aldığımız bir dünyada bizleri esir alan “Sosyal Medya” olgusunu çok sık düşünmeye başlamalıyız.
Günümüzde en çok merak edilenler arasında yer alan “Sosyal Medya Nedir?” sorusu başı çekmektedir. Herkesin bir yorum sahibi olduğu ve kendine göre tanımladığı sosyal medya Wikipedia’ya göre; Sosyal medya, Web 2.0’ ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. Ayrıca sosyal medya; kişilerin internet üzerinde birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımların bütünüdür. Bir diğer tanımı ise 2010 yılında Andreas Kaplan ve Micheal Haenlein tespitiyle ortaya çıkıyor. Kaplan ve Haenlein; Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılarının kullanıcı merkezli bir şekilde üretilmesine ve geliştirilmesine izin veren internet tabanlı bir bütün olarak tanımlıyorlar. “Sosyal Medya Nedir?” sorusunu daha detaylı bir şekilde cevaplayacak olursak; sosyal medya, yeni gelişen web teknolojilerinin getirdiği içerik üretimi ile birlikte çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımlarının olduğu ve kolaylığı ile kullanıcılara hızlı bir şekilde sunan dijital bir platformdur. Birçok insanın bilgisayar ya da mobil olarak online olduğu ve kolaylıkla paylaşım sağlamasını yanında iletişimi kolaylaştırdığı, kişi ve bireylerin kendi markalarının temsilini en özgün içeriklerle ürettiği bir dijital zemindir. Günümüzde geleneksel medya karşısında yer alan sosyal medya, dijital dünyanın gelişmesiyle yeni düzende yerini alarak dünyada ve ülkemizde sürekli kendini geliştirmekte ve insanlara daha kolay iletişim sağlamaktadır.
Sosyal medyanın hayatımızda yer etmesiyle birlikte hayatımızın her alanında köklü değişimler yaşanmıştır. Hayatımızın teknoloji ile sürekli sirkülasyon içerisinde olmasıyla birlikte hız toplumuna dönüştüğümüz bu zamanlarda toplumlarda derinden değişiklikler medyana gelmiştir. Artık ne yaparsak yapalım, nereye gidersek gidelim ve nerede olursak olalım bu hızla birlikte gelişen teknolojinin yanında daha kolay iletişim sağlamaktayız. Yanımızdan hiç ayırmadığımız cep telefonları ile birlikte sosyal medya hayatımızda daha kolay yer etmiş ve bizleri internete bağımlılık yaratacak derecesinde vaktimizi almıştır. Dünyada bile sosyal medya kullanımında ileri gelen ülkelerden bir tanesi olan ülkemiz. Dijital Pazarlama Ajansı “We Are Social” tarafından hazırlanan 2016 yılı “İnternet ve Sosyal Medya Kullanıcı İstatistikleri” raporuna göre sosyal medyada en çok vakit geçiren ülkelerden biri Türkiye’dir. Rapor yayınlandığında internetten ufak bir araştırma ile inceledim. Global Web Index verileri ile hazırlanan rapora göre Türkiye istatistiklerinde; ülkemizdeki 79.14 milyonluk nüfusun, 46.3 milyonunun internete bağlandığını görüyoruz. İnternet kullanıcılarının 42 milyonu aktif olarak sosyal medyada yer alırken, bu kullanıcıların 36 milyonu ise sosyal medyaya mobil cihazlardan ulaşıyor. Ülkemizde ne kadar çok internet ve sosyal medya bağımlılığı olduğunu kanıtlar nitelikte. Peki ülkemizde neden bu kadar çok internet ve sosyal medya kullanılıyor? Neden bu kadar bağımlıyız? Bunlardan en önemlisi artık internet erişiminin olanağı ve bu bağlamda sosyal medyada farkındalık yaratma, kendini fark ettirme ve bak ben de buradayım, sizlerleyim, bunları da yapıyorum deme özgürlüğü için kullanılmaktadır. En önemli sebeplerinden bir tanesi de anlık durumları irdeleme, paylaşma, izleme ve müdahale etkinliğidir. İnsanların günümüz siyasetçilerini ve sanatçılarını kolaylıkla izlemesinden ve halkın onları merak etme, onların hayatına bir şekilde müdahil olma arzusuyla sosyal medyada bulunmaktadırlar.
Ülke olarak hangi sosyal medya platformunda daha çok bulunuyoruz? Aklınıza gelecek ilk şey Facebook olacaktır. Elbette bu hayatımıza ilk girdiği ve herkesin sosyal hayatında yer ettiği içindir. Türkiye’de sosyal medya ağlarına baktığımızda bahsettiğimiz üzere ilk sırada hayatımıza damgasını vurmuş Facebook’u görüyoruz. Facebook, %32 ile birinci sırada yer alıyor. Ardından yine sonradan Facebook ile bağlantılı olan %24 ile Whatsapp ve %20 ile Facebook Messenger yer almaktadır. Dünya’da birçok olaya şahitlik yapmış, toplumları harekete geçirmiş ve birçok olayın cereyan olmasını sağlamış Twitter ise Türkiye’de %17’lik bir dilimde yer almaktadır. Oysa Twitter, siyasetin ve anlık olayların takibini görmek için birebir fakat insanların onu fazla kullanmaması ilginç bir durumdur. Twitter’dan sonra ise %16 ile Instagram gelmektedir. İnsatagram; insanların fotoğraflarını çok rahat bir şekilde yayınlayarak o anda neredeyse insanlara iletme, gösterme olanağı bulduğu sosyal medya platformudur. Diğer sosyal medya mecrasının sıralaması ise; Google+, Skype, Linkedin, Viber ve Vine ile devam ediyor.
Sosyal medyanın ülkemizde bu denli çok yer etmesinde etkisi olan internetin kullanımıysa %77 ile her gün online olma, %16’sı ise haftada en az bir kez internete bağlanma gerçekleştiriyor. Önemli bir soru ise sosyal medyaya nasıl ve ne şekilde erişim sağlıyoruz. Ülkemizde internet bağımlılığı bu kadar artmışken ve sosyal medyada benlik duygusunun bu kadar dışavurumu üst düzeye ulaşmışken evde, toplu taşıma araçlarında, misafirlik gibi birçok yerde internete erişim sağlıyoruz. Bu web trafiğinin %51’i diz üstü ve masaüstü bilgisayarlardan oluşurken %46’sı ise mobil cihazlar üzerinden gerçekleşiyor.
İnternet’e erişim ne kadar kolay olursa, sosyal medyada online olma ve sürekli paylaşım yapma oranı da o kadar artıyor. Hayatımızın bir parçası olan sosyal medya mecrasının bizlere getirdiği avantajlar varken diğer bir yandan da dezavantajları oluyor.